26 Aralık 2013 Perşembe

6. ay bitti, Hoşgeldin 7. ay



 

Bu ay artık uzayan ve kırpıklasan saclarını kestık. Tam amerikan tıraslı erkek adam oldun.

Çok desteksiz oturmaya ve fıldır gıldır donmeye basladın.

Mama sandalyeni aldık, simdilik pat pat vurma pesindesin ama orada ham ham yemek yiyeceğin zamanları da görecegiz insallah.

En sevdiğin oyuncaklar alt acma sepeti ve mama sandalyesi oldu.

Surekli ayaga kalkma durtun bizi cok yorsa da seni mutlu gormek herseye deger.

Ayın son surprızı emeklemeye (yani surunmeye baslaman) oldu.

Her zaman mutlu, gülen yüzlü, pozitif bir bebeksin ve biz seni çok seviyoruz canım oğlum.

26 Kasım 2013 Salı

neeee 5. ay bitti 6. ay mı geldi?

5. ayında neler oldu?

Super seat ile baslayan oturma seruvenin cok kısa zamanda ilerledi ve ilk defa desteksiz oturdun.

Yuzustu durmaktan hiç hoslanmasan da bol bol pratık yaptın.

Bir sepetin icinde istediğin oyuncagı cekip alıp inceleyip yerine koyabildin.

Birlikte parka, caddeye, ev oturmalarına gittik. Biraz yabancılama yasıyorsun ama bu da gelisimin bir parcası, ozelikle üüüü diye ağlaman üzücü ama cok da komik. Annene sarılmaya ve al beni dercesine kollarını uzatmaya basladın.
 
Biberonu kendin tuttun, su icmeye basladın. yemekler de fena gitmiyorlar. Hala yogurt, peynir yok.

Biz de babanla ilk defa dısarı cıktık arkadaslarimizla, en guzel yanı eve gelip sana sarılmaktı! Seni çok seviyorum canım oğlum.

26 Ekim 2013 Cumartesi

Kazasız belasız 4. ay bitti, hoşgeldin 5. ay



Ise de baslayacak olmanın sıkıntısı ile bol bol sarıldım, optum, tepemde tasıdım seni.

Doya doya sevgini hissettim.

Bu ay yine kıpır kıpırdın. Gulucuklerin belirginlesti, agzın nerdeyse hic kapanmıyor.

Sesli gulmeye basladın, destekle oturmaya heveslisin, dislerin hep kasınıyor, agzın hep tukuruklu

Sen cok anlasan da sosyallestin. bayram gezmelerine gittik birlikte, babanenleri agırladık evimizde. İlk Gymboree dersimize gittik Ruzgar’la cok da eglendik, biraz buyuyunce gidecegiz. Zerrinin kuzusu Ilgın ile de gorusturduk ama bisi anlamadınız bebegim.

Hala anne sutu alıyorsun. 5. Ay gelsin de meyveye hafif sebzeye baslasak diyor doktorun.

Alerjin icin simdilik birsey yapmıyoruz ancak annen cok sıkı yaptıgı diyetle 3 kg vermis durumda.

Bakıcı teyzemize alısmaya basliyoruz, kucagında sakin sakin durman umutlandırıyor beni.

Bu gunler hic gelmeyecek biliyorum ve bu beni çok üzüyor, ama biliyorum ki bebegim buyudukce hersey daha da guzel olacak.

Seni çok seviyorum kuduruk oglum benim, zeytin gozlum.



14 Mayıs 2013 Salı

36. hafta Ne durumdayım?




Artık haftalar birbirine girdi.

Eskiden hafta gun hatta nerdeyse saat sayarken, simdi doğuma ne kadar olduğunu sorana, aklıma ne gelirse 1 ay var, 3 hafta var, son 20 gün.. Aklıma ne gelirse diyorum.
Ama bilmiyorum ki doğuma ne kadar var?

Defter hesabima gore 15 haziran, doktorun demesi "Bu ayı çıkarır haziran'da doğurursun", içinden bir sesin dediğine göre 25-30 mayıs arası ama bebeğim ne zaman isterse ozaman.
Yani kaçıncı haftamdayım inanın şaşırdım :)

Bu gune kadar "hani nerde bebek, aaa sen de hamile misin? Yok canım nasil yani 8 aylık mı? Ne kadar var 3-4 ay kalmıstır dimi?" diyerek kendimii "vay beee hic belli etmior velet " sekinde kandirmisim herhalde bu haftayla birlikte hemen herkes " sen daha doğurmuyor musun?" "eh ayrılsana artık yetmediğimi çalıştığım" "bu burda doğuracak valla sıcak su ve bez hazır et" "oooh sen de amma meraklısın çalışmaya çocuk doğdu doğacak sen hala iş peşindesin" demezler mi?

Arkadaş bir hafta öncesine kadar nede bu bebek diyordunuz, bir anda fırlamadı ki göbeğim! Tamam biraz peltek yurumeye, ayağa kalkarken yüzümü eksitmeye, bazen ahlanip oflanmaya, karnım, sırtım, belim, ayağım ağrısa da ağrımasa da çaktırmadan ağrıyor demeye basladim ama onun dışında çok iyiyim, çok şükür. Fiziksel olarak her hamile gibi sanki hep hamileymişim ve hamile kalacakmışım gibi hissediyorum. En zorlandığım anlar çorap, ayakkabı giyme, yemek yemerken karnımın kasılması ve yataktan kalkma.. Ama onun dışında hala bence fıldır fıldırım. Araba kullanıyorum, sabah 7 aksam 11-12 ayaktayım. Oyle her buldugum boslukta dinlenmeyi birak ne is halletsem diye kafa yoruyorum. Çok şükür! Hamilelik kolaysa doğum zor olur, ya da tam tersi derler. Bakalım nasıl doğurcam.

Eşim heyecanlı, ama benim kadar değil. Tek derdi bebeğin sağlıklı ve kilolu olması. "Kilolu bebek aynı zamanda sağlıklı bebektir " yanılgısına kapılmış. Nasıl kapılmış hiç bi fikrim yok, ama durup durup "bu bebek zayıf olacak senin gibi" demez mi? Hele bi de "senin gibi" vurgulaması tam cinnet gecirme sebebi! Ben 2.800 gr doğmuşum, ama maşallahım varmış. 4 ay emmeme rağmen kilosu normal, gayet sağlıklı, bünyesi kuvvetli bir cocukmusum. Ama beyfendi 4.250 gr dogup 6 aylıkken 12 aylık bebek boyutlarında olduğu için sağlık = kilo gibi düşünüyor ya da pek sevgili kayınvalidem o yönde bir bilincalti yaratmıs kendisinde herhalde. Aaaa 4 kilo uzeri cocuk benden nasil cıksın zaten doga secmis dogruyu bulmus, bebek kilosu anneye cekermis. Sonradan varsın babası gibi boylu poslu olsun!

Haliyle evde bir seferberlik var. Ye ye ye kilo al, Ruzgar kilo alsin. Bugune kadar 12 kg gibi zaten normal bi hamile kilosunu almisim, bundan fazlasi bebege değil bana gider diyorum ama inandıramıyorum. Ruzgar 35. hafta kontrollerinde 2.600 cıktı. 40. haftaya kadar icimde tutabilirsem, 3-3.500 arası olur ki bana gayet standart ve normal geliyor. Daha ne!

Annemler cok heyecanli, hatta annem sanki kendi dogumu yaklasior gibi tepkiler veriyor. Bu da kimi zaman beni biraz zorluyor. Normalde coskusu cok göstermeyen bir tip olduğum için surekli bebegim , torunum, canimmmmm diyip sevinc nidalari atmak bana gore değil. Elbette bebeğimi seviyorum, onunla konusuyorum, onu dort gozle beklediğimi hissediyorum ama ne yazıkki bazılarının yapabildiği gibi aşırı çoşkulu olamıyorum, bu biraz yapı meselesi herhalde.

Bebeğim de içimde mutlu huzurlu büyüyor. Eskiden hadi hemen doğsun diyen ben, şimdi biraz daha kalsın, beslensin büyüsün daha hazır bir yuvaya hoşgelsin istiyorum. Yoksa ben çoktan hazırım hediyemi karşılamaya:)

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Bebek Kıyafetlerini Yıkama Mevzusu


36. haftaya girmemle birlikte bebeğimin her an doğabileceği hissiyle artık çantamı hazırlamayı daha fazla ertelemeden bu işe koyulmaya karar verdim.

Kendi geceliklerimi, sabahlıklarımı, hastanede giyeceğim nedense hiç yeterli sayıda gelmeyen (sanki tatile çıkıyoruz) iç çamaşırlarımı ve hastane nevresim takımımı yıkadım, ütüledim. Sıra geldi bebeğiminkilere. Yıkamayı nasıl yapsam diye kısa bir web araştırması ve sağdan soldan bilgiler almaya çalıştım.

Yeni doğan bebeğin kıyafetleri hiç giyilmediği ve lekeleri olmadığı için çok yüksek derecelerde,çok uzun sürede yıkamaya, leke çıkarıcı, yumuşatıcı vs. gerek olmadığını düşünüyorum. Bebeklerin ciltleri çok hassas olduğu için uzmanların da önerileri ile deterjan kullanmamaya karar verdim, en nihayetinde deterjan demek kimyasal demek, gözle temas ettiğinde kör bile eder maazallah! Keşke kendimiz için de kullanmasak ama ne mümkün, uğraşmıyoruz ki.

Yaptığım araştırmalar sonucunda bebeğimin kıyafetlerini yıkarken dikkat edeceğim hususlar:

- Öncelikle hastaneye götüreceklerim de dahil 0-3 aylık ve küçük görünen 3-6 aylıklardan başlayacağım.Zaten kıyafetlerini aylarına ve boyutlarına göre ayırmıştım.
- Kıyafetkerin etiketlerini keseceğim, sınıf sınıf ayırdığım için hangisi yeni doğan , hangisi 0-3 hangisi 3-6 karıştırmam inşallah! gerçi hepsini ezberledim bakmaktan:)
- Hacı Şakir granül sabundan 2 olcu kaynar suda eriteceğim (hacı şakir için uygun olmayan diyenler var, roxy, sodasan baby veya direkt dalin sıvı deterjan kullanıp çok memnun olanlar var ama ben ilk postatada tercihimi hacı sakır granül sabundan yana kullanacağım)
- Makinenin hem normal gözüne hem on yıkama gözüne çözünmüş sabunu koyacağım
- Ön yıkamalı, 40 derece ve 30 dakika programını seçip, ilave su ekleyeceğim. İlerde lekelenme durumunda 60 dereceye çıkaracağım, tabii lekeler çıkmazsa ilave çözümlere gidilebilir.
- Ancak yumuşatıcı, leke çıkarıcı vs önermiyorlar, hele bir basımıza gelsin bakarız :)
- Mümkünse yıkanan çamaşırları güneşte kurutacağım.
- Çamaşırların hepsini mini mini şeyleri bol buharla ütüleyeceğim
- Tozlanmaması için de yıkanmış bez torbaların içinde muhafaza edeceğim (şimdilik hastaneye götüreceklerimi)

Geçenlerde blogger bir anne sabun cevizini önermiş, bakiniz http://komirra.blogspot.com/2013/05/bebek-deterjan-ve-sabun-cevizi.html

Dediğine göre ekonomik, anti-alerjik,hassas ciltlere zarar vermeyen hassas bir bitki , sadece bitkinin suyunu kullandığınızdan ne doğaya ne suya ne bebeğe zarar vermiyor, toksit madde içermiyor, doğada çözünüyor ve %100 doğal olduğunu soyluyor. Bu konuda biraz palazlanınca bunu kullanabilirim: Sabun cevizini http://sabunagaci.com/ dan satın alınabiliyor.

Ah bugünleri de görecektik minik bebisimin kıyafetleri de yıkanırmış, yerim ben onu. Esim diyor ben giymem bunları, yaaa olur mu öyle şey onlar Rüzgar'ın:)


4 Mayıs 2013 Cumartesi

34. hafta: Her hamilenin gündem konularından biri - Çatlaklar




Hamileliğimin ilk başlarında deli gibi her gördüğüm yazıyı okuyup, forumlarda kaybolup, her kitabı karıştırıp, her hamileye-anneye gerekli gereksiz danıştığım için beynimde bayağı bir bilgi kirliliği olmuştu.

Genelde bebekle ilgili önce kıyafet, sonra bebek arabası, bebek odası, yavaş yavaş detay alışverişleri, gereksiz gibi görünen ürünleri gibi devam eden bir bilgi dağarcığı edinme sürecinden geçtim 34 hafta boyunca. Kendimle ilgili ise merak ettiğim konular: beslenme, spor, vitaminler, doğum ve tabiî ki Çatlaklarla Mücadele.

Bu konuda çok korktuğum için hemen önlem almaya ant içtim. Aslında hızlı kilo alıp vermekten belim yanlarında, üst bacak içlerimde ve dizlerimde ince beyazımsı kılcal çatlaklar var ve beni hiç rahatsız etmiyorlar. Ama görsellere girip hamilelik çatlakları diye arattığınızda ne demek istediğimi ve dehşetimin boyutlarını anlayabilirsiniz! Kırmızı, derin, geniş, tüm karnı çevreleyen hatta o yetmezmiş gibi bacaklara, baldırlara, kalçaya hatta olmayan gögüslerime sıçrayan çatlaklar kabusum olmuştu. Bir sabah uyanıp, pijamamın göğüslerimdeki izlerini çatlak sanıp ağladığımı hatırlıyorum.

İlk günlerden beri gerek içten gerek dıştan korumaya aldım kendimi. 34. hafta bitti ve ben kesin çatlar dediğim vücudumda şimdilik çatlak yok. İnşallah son 4 haftayı da bu şekilde bitirebiliriz. Rüzgar'ım bana çatlak vermesin ben ona milyonlarca öpücük vereceğim :)

Gelelim krem mevzusuna:

1- Hamileliğimi öğrendiğim günden beri (6. hafta) içinde parafen olduğunu fark ettigim güne kadar (18. hafta)  her banyodan sonra (haftada en az 5 kere duş alırım) tüm vücuduma Johnson Baby bed time bebe yağı sürdüm.
2- 16. haftadan itibaren Bella B - tummy butter yağını her gün veya gün aşırı 1 kez tüm karnıma sürdüm (bel, kalça ustu vs dahil) İlk zamanlar bacaklarım ve göğüslerim genişler mi diye oralara da sürdüğüm oluyordu ama baktım sadece karın aldı basını giriyor sadece karnıma Bella B sürüyorum. 2. kutum bitmek üzere.
3- Bella B sürmediğim vücudumun diğer yerlerine, örneğin bacak, diz kapağı, kol, boyun, popo güçlü bir nemlendirici sürüyorum - doğal olmasını tercih ediyorum.
4- göğüs çevresine çatlamasından ziyade emzirmede sorun çıkmaması için 30. haftadan itibaren haftada 2-3 kez zeytinyağı sürüyorum, ama bu hafta Lansinoh göğüs kremine başlayacağım.
5- Vücudumu çok gergin hissedersem badem yağı, kakao yağı, zeytinyağı kullanıyorum.
6- arada çok endişeleniyorsam normalde yüzüme kullandığım Strivectin çatlak kremini en korktuğum bölge olan belime sürüyorum (bu kremi 1 sene önce 236 tl ye aldığım için tüm vücuda boca etmeye elim gitmiyor valla)

Kremlenme dışında dikkat ettiklerim
1- Düzenli beslenme ve düzenli kilo alma, ayda 1.5 -2 kg arası aldım. Ani artış olmadığı için çatlamamış olabilirim.ç
2- Bol su içme, vücud elastikiyeti için gerekli. Karnim çok nadir tas gibi gergin ve kasınıyor, genelde yumuşacık.
3- Lifli gıdalar ile düzenli boşaltım, şişkinliğim sertliğim olmadığı için karnim gerilmiyor.
4- Çok sıcak banyo yapmamaya çalışıyorum. Sauna, buhar banyosu, jakuzi olayını kestim ki cildim kurumasın. Bir de iyice lifleyip gerekirse vucud peelingi yapıyorum ki ölü deri gitsin, kremi vucud daha kolay emsin.

Bu uygulamalara son 4 hafta kala tam gaz devam ederek, umarım çatlaksız olarak bu sureci bitireceğim.

Bir de genetik önemli derler, annem bende 12 kg almış ve çatlağı çok çok az. Kardeşimde 10 kg almış ve ilave çatlaksız bitirmiş. Ama yukarıda saydığım 10 maddenin hiç birini yapmamış. Biz önemleri alalım da gerisi sansa kalmış.

8 Mart 2013 Cuma

Özel Hastane Doğum ve Sezeryan Fiyatları

Bugun yaptigim sasirtici arastirma sonuclarini paylasmak istiyorum. Herkesin dilinde "aaay Amerikan Hastanesi cok pahalı kuş mu konduruyorlaaaar?" varken (itiraf ediyorum ben de zaman zaman demişimdir), diger hastanelerin de ondan asagi kalir hali olmadigini bilgilerinize itina ile sunarim. Hatta Acıbadem'in agrisiz dogurttugunu dusunmeye basladim :)

Fiyatlar DOKTOR haric olarak yazilmistir. Doktorunuz 1000 tl de alir 5000 tl de bunu da gozonunde bulundurun. Tabii ekstra masraflarda cıkabilir. Ornegin epidural normal doguma girersiniz genel anestezi sezeryana doner, git gide masraflar artabilir.

Sisli Memorial - 444 7 888
Normal epidural - 3,335 tl
Sezeryan epidural - 3,210 tl Sezeryan genel anestezi -3,210 tl

Normalde 1 gece, Sezeryanda 2 gece kalıyorsun, sunnet 1,500 tl, suit oda farkı gunluk 575 tl

Goztepe MedikalPark- 444 44 84
Normal epidural - 3,400 tl
Sezeryan epidural - 3,900 tlSezeryan genel anestezi - 3,000 tl

Normalde 1 gece, Sezeryanda 2 gece kalıyorsun, sunnet 500 tl, suit oda farkı gunluk 900


Florance Nightangale
Normal epidural - 3,600 tl
Sezeryan epidural - 4,500 tl Sezeryan genel anestezi - 5,000 tl

Normalde 1 gece, Sezeryanda 2 gece kalıyorsun, sunnet 1,650, suit oda farkı soylenmedi

Amerikan Hastenesi
Normal epidural - 4,250 tl
Sezeryan epidural - 5,700 tl Sezeryan genel anestezi - 5,900 tl

Normalde 2 gece, Sezeryanda 3 gece kalıyorsun, sunnet 1,000 tl, suit oda farkı normalde toplam 750 tl, sezeryanda 1,000 tl.

Acıbadem Kadıkoy
Normal epidural - 4,932 tl
Sezeryan epidural - 6,461 tl Sezeryan genel anestezi -5,925 tl

Normalde 1 gece, Sezeryanda 2 gece kalıyorsun, sunnet 1,200 tl (prof yaparsa 1,600tl ), suit oda farkı 700-2000 tl arası geceligi.
Acıbadem MASLAK
Normal epidural - 5,545 tl
Sezeryan epidural - 7,260 tl

Sezeryan genel anestezi - 6,654 tl

Normalde 1 gece, Sezeryanda 2 gece kalıyorsun, sunnet 1,200 tl (prof yaparsa 1,600tl ), suit oda farkı 700-2000 tl arası geceligi.

Ben Amerikan'dan kacayım derken sanirim en makulu o (kalis suresi, ise ve eve yakınlık ve cevreden duydugum iyi gorusler ve doktorumun eski hastanesi olması sebebiyle) .

12 Mart Salı gunu doktor kontrolumde netlestirmeye calisacagiz artik.



4 Mart 2013 Pazartesi

Bebegimin Odasi


Pazar gunu esimle birlikte bebek odasi bakmaya gidelim dedik.Acikcasi her konu arastiran, sorusturan, giden, goren, deneyen, uzerine uzun saatler dusunen biri oldugum icin mobilya seciminde biraz zorlanacagimizi dusunuyordum.Ozellikle kendi evimizi dekore ederken cok bunaldigimi, dugun oncesi stresime bir de o stresin katildigini ve dogru kararlar veremedigimi hatirladikca daha da bunaliyordum.
 
Dolayisiyla modoko, masko, internet siteleri, nisantasindan caddeye, etilere kadar tum mobilyacilari dolasmak yerine biraz arastirip ve referansla ilerlemeye karar verdim. Benim tarzim degildi belki ama bu sefer minimum stres ile bu aktiviteyi atlatmakti niyetim.
 
Oncelikle bebek odasi hazirlamis / hazirlayan arkadaslarimla konustum, guvendigim internet sitelerinde ve bloglarda (cok kisa bir sure) arastirma yaptim. 
 
Herkesin dedigi ortak seyler - mdf (sikistirilmis sunta) olmasin, masif agac olsun, kursunlu boya - petrol urunleri vb. eser miktarda degil hic kullanilmamis olsun, mobilya hava alsin, fonksiyonel olsun, cok yer kaplamasin, gereksiz ivir zivir olmasin, soft renkler olsun, moduler olsun... yer olarak da inci tuncel, fat,ih kiral, semarte gibi yerlede bile dogru durust masif olmadigini ogrenmem de bazi yerleri elememi sagladi. Modoko mu Masko mu sorusuna da bir arkadasimin; her ikisinde de tek tamamiyla masif mobilya yapan yer oldugunu soylemesi ancak Masko'dakinin maliyet olarak daha uygun oldugunu da eklemesi ile netlesti kafamizda.
 
Pazar gunu erken saatlerde Masko'ya gittik 1-20 arasinda tum bloklari soyle bir aracla gezip magazayi aradik, ama bulamadik :) sonra internetten yerine bakip 7A blogunda oldugunda okuduk. Ara blog oldugu icin oraya bakmamistik tabii.
 
Masko 7A bebek ve genc odacilarinin oldugu bir sokak. Direkt referans olan yere gittik, 2 saate yakin mobilyalarin sekline, semaline, kullanisina, alternatiflerine bakip, fiyatti, degisikliklerdi, ilavelerdi konusa goruse satin alma islemini bagladik. Bembeyaz sadece bir mobilya sectik oglumuz icin. Benim ve esimin icime sindi. Beyaz duvarlar, beyaz mobilya ama rengarenk aksesuarlar hep hayalimdeki odaydi.
 
Merak edenler ve gitmek isteyenler icin Stylewood magazasi bilgileri:

Masko Mobilya Kenti 7A Blok No: 34-36
İkitelli - Başakşehir İSTANBUL
Tel: +90 212 675 20 30
Fax: +90 212 675 20 60
E-Mail: info@stylewood.net
Web: http://www.stylewood.net
 
Burasi 30 yillik agac magazasi aslinda, sornadan mobilyaya gecis yapmislar. Sadece masif mobilya yapiyorlar. Tasarimlari cok sade, biraz country tarzını anımsatiyor. Taclar, oymalar, islemeler aradiginizsa sizi kesmez. Masko'da baska masif mobilya satanlar da var, ama sadece bir besik ya da bir takim masif gibi. Hatta Gulen Bebek'e ugrayip bizzat onaylattim bu sekilde dediler.
 
Dolayisiyla devamini almak isteseniz, misal 3 sene sonra yatagi degistireyim kaydirakli oyun yatagi alayim deseniz ayni yerden masif takimi bulmak zor olabilir.Siparis uzerine masif calisiliyor cunku. Zaten girdiginizde genzinizi yakan koku Stylewoods'ta yok.
 
İlgili kisi - Serdar Bey.
Fiyatlar (nakit ve pazalıklı) asagida - bunlari 3 cift ordan aldigimiz icin referansla gelenlere verdigini soyledi. Liste fiyatlari %25 daha pahalı.
 
Yenidogan besigi - 500 tl
Sallanan Anne koltugu ve pufu - 500 tl
Genislemeyen besik 1000 tl
Genisleyen besik 2000 tl
2 kapili dolap 2000 tl
3 kapili dolap 2,400 tl
Sifonyer 1000 tl
Buyuk Boy Oyuncak dolabi 750 tl
Kucuk Boy Oyuncak dolabi 600 tl
Raf 100 tl
 
Bizim aldigimiz takim,odanin da kucuklugunu goz onunde bulundurup ayrica odayi cok doldurmak istemedigimiz icin : 2 kapili distan cekmeceli dolap (ama oldukca genis bir dolap bu oyuncak gibi degil) , genislemeyen besik , sifonyer ve raf toplam 3,900 tl tuttu. Yarisi nakit yarisi 4-5 hafta sonraki teslimde.
 
Simdi sira geldi aksesuarlara. En zevkli kisim :) Simdiden gozlerim kirmizi,sari, yesil ve canli mavilere takilmaya basladi. Umarim hayallerimdeki gibi bir oda olur ve herseyden onemlisi oglum icinde saglikla, huzurla, mutlulukla buyur.
 
Fotograflar cok yakında!

18 Şubat 2013 Pazartesi

İsim degisikligi

Bugun bir musterimizden yeni ticaret sicil gazetesi ve isim bilgileri geldi. Tum policelerinden sirket ismi degisikligi yapmamizi istedi. Hemencecik yapiverdik. İsim degismisti.

bizim bebegimizin ismi de degisti. bir kac gun kadar kisa bir donem uzay dememize ragmen alisamadik, alistiramadik.

Durduk,dusunduk, aradik, taradik, sorduk, sorusturduk ve ben iç sesimi dinleyerek neden ALP olmasin dedim. Bastan beri aklimdaki isimlerden biriydi ama bazi cekincelerim vardi. Kisa isim, soylemesi cagirmasi takisi tokasi zor, alp daglarini cagristirir, baskalarini cagristirir... ama olmadi iste. Gonul dondu dolasti yine ALP de durdu. Esim de icine sindirdi ve bebege ALP demeye basladik.

Alp, Alpcik, Alpino, Alpisko.. himm daha ne kombinasyonlar yapilacak bilemiyorum ama ben bu ismi hep cok sevdim, sevecegim.

Onune de esimi ikna etsem ve HAYAT koysam benden mutlusu olmayacak, aynı zaman da huzunlusu de.. HAYAT ALP...

10 Şubat 2013 Pazar

İsim Konusu

Ne zor ismi isim secmek!

Dogmadan önce "oglum olursa sunu koyarım, kizim olursa bunu" gibi bir kararliliginiz ve bunu kayitsiz sartsiz belki de biraz da inatla kabul edebilmis bir esiniz yoksa isiniz cok zor.

Bundan 7-8 sene oncesinde oglum veya kizim farketmez ilk cocuguma POYRAZ ismini koyacagım derdim. Ama nerden bilebilirdim bu ismin bu kadar patlayacagini? Elinizi sallasaniz Poyraz'a carpacak, tabii Kuzey ve Ruzgar'la birlikte. Haftalık anne bebek dergilerinde surekli poyraz bebek :)

Haliyle bu hevesimden sogudum. Bir de Deniz vardi, favori erkek ismim. "Halasinin ismi ile ayni miii olacak canimmm?" mahalle baskilari sebebiyle ondan da vazgectim. Veee elde var sifir.

Cinsiyet belli olmadan Kiz İsimleri, Erkek İsimleri notlarima karaladim bisiler. Kiz isimlerine gerek kalmayinca, erkek isimlerine yogunlasmaya basladik.

15-20 isim bulunan ilk listemde sile sile sile nerdeyse 3-4 isim kaldi ve hic biri icime sinmiyor.

Short liste icinde once "Arel" dedik, "Ariel, Ermeni ismi, ne anlamadim? yaaa cok var, Turkce mi? yorumları ile cok zorlamamaya karar verdik.

Sonra "Doğa " açık ara onde gidiyordu. Ama hep aklima universiteki Doğa geliyor (maalesef kendisinden ben ve o donemdeki arkadaslarim pek haz etmiyoruz) ve isin kotusu soyledigim zaman ozellikle taniyan arkadaslarimin "heee su Doğa" diyip onlarin da akillarina gelmesini istemedim. Bir de uniseks isim olsa da aslinda kizlarda daha yaygin, bkz Doğa Bekleriz, Doğa Rutkay. Gunumuz TR sinde bu kadar soft isim vermemek lazım dedik erkeklere.

Alp dedim esim istemedi, aslinda koymak da cok mantikli degildi.

Annem Ata dedi, Kayinvalidem Hazar dedi, Kayinpeder Ateş olmasin sönük isim dedi ki isim yanıyor yanıyor! Kardeşim kisa ve modern isim olsun,arkadaşlar yok Can olsun, o olsun bu olsun! yeteeeer dedim ben de. Çok sıkıldım gercekten. Sanki çocugun nufusu yarin cikaracagiz. İstedigim ismi koyamiyorum, bi de herkese laf anlatiyorum. Hamileligimin sayili stresli aktiviteleri yemin ederim.

Sonra esimden bir atakla ve baski altinda kali,  bence cok da istemeden ama soylemis olmak icin soylemek adina (bilemiyorum belki de cok istiyordur) Berk, Sarp ve  Bora dedi.

Berk - ingilizce aptal insan demek ve bana Berk coraplarını hatırlatıyor!
Sarp - Serkan'in oglunun adı, baska isim kalmamis gibi aynisini koymak, hadi cooook begensem neyse de bir de o kadar bayılmadıgım bir ismi koymak istemedim. Zor bir isim. Zor cocuk, yaramaz cocuk imajı yaratıyor.
Bora - borazan derler ve cok var.

Yani bu isimleri de ben istemiyorum diyince yine kaldik elde var sifir.

Sonra aklimiza (benim daha once gelmisti ama esim istememisti) UZAY geldi yine. Kayin aile pek sevdi, eee ogullari da onlar sevince sevdi (aaah erkekler ve anneleri). Sadece uzaylı diye dalga gecerler mi dedik? ama benimle Gözde Kulakta Burunda, Gözde Közde gibi, Gökce ile Götte, Ozan'la Borozan, Deniz'le Denize girelim hihoho diye dalga gectiler de noldu? trawma mi yasadik, hayattan mı kustuk, ismimize kufredip ana babaya isyan mi ettik,  geri zekalı mı olduk? Bisi olmaz dedik sonunda. Bizim cocuk umarim kendine guveni tam, sosyal yonu kuvveti bir birey olup, dala gecilmeyecek. Gecilirse de gerekli cevabı verecek ozguvene sahip olacaktir.

Yani 22 hafta bitti, hatta 23u araladık ve oglanin ismi bu haftalarda UZAY! bakalim degiscek mi fikirlerimiz? Ama sunu ogrendim ki kimseye bisi demeyecegim, fikir sormayacagim. 30lu haftalarda koydugumuz ismi aciklayacagim, yoksa en ufak bir karasizlik gorduler mi yuzunde basliyorlar saymaya ardi ardina!

Umarım oglum Uzay da bu fotograftaki gibi sonsuz ve rengarenk olur!




4 Şubat 2013 Pazartesi

Ilk Tekme !

Bebegim 22 haftadir karnimda ama bizi gercek anlamda baglayacak tekmeleri henuz hissetmemistim. Bircok kaynakta hamileligin 18. haftasından sonra (deneyimli annelerde 16. hafta) ufak ufak kelebek pıtırtıları ve elinin altından kayma gibi bir his duyulur diye okumustum. Ben henuz hissetmedim diye hayıflandigim bir ultrason kontrolunde doktor, plesantanin bebegin onunde oldugunui doku fazlaligindan dolayı henuz hissetmememin normal oldugunu soylemisti. Hissetceksin az biraz bekle diye de fircayi yemistim.

21. hafta bitene kadar sadece bir kez kalp atıislarina benzer bir kıpırtı duydum. O da kotu bir ruyadan uyanıp, bebegim karnimda duruyor mu diye oramı buramı ellerken, kendi nabzim mi bebegin vuruslari mi anlamadıgım bir andı. Ama "ahaaa hissettim iste!" olmamis, konduramamistim.

Ancak Cumartesi gunu sabah saatlerinde "tik tik tik" atislari ve "luuump!" diye vuruslari hissetmeye basladim ve bu hafta hep onu hissetmekle gecti. Esim de bir iki kez sahit oldu. Ama ne zaman elini koyup beklemeye baslasa bebek sakinledi. Hatta dedik ne uslu cocuk babasindan cekiniyor :)

Gercekten tarifi zor bir hissettiklerimin. Belki gozlerimden yaslar suzulmedi, dunyanin en buyuk mucizesi gibi gelmedi ama bizi baglayan ten temasi boylece kurulmus oldu. Asiri derece guven veren bir olay. İcinde buyuyen varligin gun gelip ordan iste boyle vura vura cikacagini hayal ettiriyor sana.

Artik surekli elim karnimda.. Hamilelerin neden elleri karinlarinda oturduklari, ayakta durdukları hatta yattıkları boylece acikliga kavustu. Hissetmek istiyoruz. Eger 4-5 saat hissetmeyince acaba kotu birsey mi oldu yasiyor mu gibi endiseler getiriyor tabii bu yeni deneyim. Ama sonra pıt pıt pıt hissedince rahatlıyor insan. Yok ya dusundum de, mucize hakkaten. 

30 Ocak 2013 Çarşamba

Canım Uykum

Uyurken vucudumuzun aldigi sekil kisiligimizi ele verir der psikologlar. hatta ciftlerin birlikte uyuma sekillleri de iliskilerinin ne durumda oldugunun sinyallerini veriyor. daha once nedir ne degildir diye arastirmamistim ama simdi aklima dustu bir bakayim dedim.

Asagidaki gorselde nasil yattiginizin sizi istemeseniz de nasil bir insana donusturdugunu gorebilirsiniz:


Fetus / cenin yatışı:
Cenin şeklinde yani anne karnındaymış gibi kıvrılarak yatmak, dışa dönük ancak duygusal, hassas bir kalbe sahip olduğunuzu gösteriyor. Bu tür kişiler birisiyle ilk buluşmalarında utangaç olabilir ancak kısa sürede rahatlarlar. Araştırmalarda 1000 kişiden % 41'i bu şekilde uyuduğu belirlenmiş. Kadınların erkeklerden 2 kat daha fazla bu poziyonda uyuduğu da tespit edilen diğer bir bulgu..

Kollar yanda dik yatış:
Çoğu kişi kollarını her iki tarafa sarkıtıp dik şekilde uyuyamaz. Bu şekilde uyuyunlar rahat, kalabalığa alışkın, yabancılara güvenen, sosyal insanlardır... Buna rağmen, bazen kolay aldanabilirler..

Yaşlı duruşunda yatış:
Her iki kolunu kıvırarak ellerini yastığın yanına veya omuz hizasına koyan kişiler doğal insanlardır. Şüpheci, kuşkucu, iyiliğe şüpheyle bakan özellikler taşıyabilirler. Düşünceleri nizde yardımcı olurlar. Genellikle ilgi odağı olmaktan hoşlanmazlar.

Ben de durum nedir? Genelde serbest dusus, yani Şüpheci, kuşkucu, iyiliğe şüpheyle bakan özellikler özellikler tasıyabilirim. Gayet eglenceli degil mi?


Gelelim hamilelikte durum nasil olmali ve oluyor, oldurulmaya calisiliyor.

Hamilelikte özellikle sol yana yatış pozisyonu önerilir. Neden sağ tarafa değil de sol tarafa? Çünkü vücudun ortasından hafif sağ tarafta en büyük toplar damar (vena kava inferior) geçer. Sağ tarafa doğru yatılırsa bu toplar damara rahim basi baski yapiyor ve kalbe giden kan miktari azaliyor. Sirt ustu yatmak onerilmiyor cunku buyuyen rahim tum yukunu bele ve sirta vermis oluyor. Hem agrilara hem de bobreklere baski ve basura sebep oluyor. Yuzustu de onerilmiyor malum bir topun ustunde uyumussun gibi oluyor ve annr adayi bebege zarar veririm endisesi yasiyor.

Sağ tarafa yatıldığında kalbe dönen kan azalacağı için vücuttaki şişlikler artabilir. Sol yana yatıldığında tersine plasentaya (bebeğin eşine) giden kan artar, böylece bebeğe daha fazla oksijen ve besin maddesi ulaşır. Sol tarafa yatmak kan dolaşımındaki sirkülasyonu arttırarak vücuttaki şişlikleri (ödem) azaltır. Hamileler için en rahat uyku pozisyonu sol yana yatarak bacakların karna doğru çekildiği pozisyondur. Sol yana yatarken sırtınızın arkasına büyükçe bir yastık koyarak hem daha rahat edersiniz hem de uykudayken sağa dönmeyi engelleyebilirsiniz.

Neticeye gelirsek bu faydali bilgileri gorunce yuzustu ve sagima yatamaz oldum. Bir insana yatis pozisyonu degistir demek bir cocugun elinden en sevdigi oyuncagi almak kadar zormus. Her aksam nasil uyuyacagim stresine giriyorum. Zaten odanın havası kurumasın agzım burnum tıkanmasın diye kalorifer uzerine ıslak havlu koymak, altında cam sisede su bırakmak, burun bandı takmak gibi bilumum rituelden sonra; yataga gir, sola don, bekle uyuyamayinca hadi biraz sagdan baslayım uyumaya, nasilsa bilincaltimda bu var ya, sola donerim diyorum. Ama huylu huyundan vazgecmez korkusuyla, zorla da olda sola yatmaya calisiyorum. Sabahin erken saatlerinde kendimi yuzustu ya da sirt ustu pozisyonda uyanir buluyorum. WC ve su seansından sonra (bir de her sabah saati kontrol ediyorum genelde 5-6 sularında uyanıyorum). Uzuluyorum, kiziyorum kendime ama elimde olan bir sey degil ki... Yillarin aliskanligini kisa surede bir koseye birakmak olmuyor, hele konu caaanim uykuysa. Neyse buna sukur uyuyabiliyoruz, hamileligin ileri zamanlarında uyunmuyor diye bi soylenti var merakla onu bekliyorum.



29 Ocak 2013 Salı

Kadınlar Kulubu

Bilmeyenler olabilir, ben aynı zamanda eksi sozluk yazariyim da. Orda tum konulara yorum yazan caylaklar ozellikle olgunlasmak icin onune ne gelirse yazar bisiler. Ama ortak noktalar bulursa insan kendiyle ilgili, daha kolay yazar, sakil durmaz. Ben de kadinim, haliyle icinde "kadın" gecen topiklere birer ikiser yazdım bisiler.

O zamanlar ilgimi ceken bir konu da Kadınlar Kulubu idi, Kazen adında bir adamın kurdugu, kac uyesi oldugunun bilinenemedigi, saglık, kozmetik, gebelik, sac, dekorasyon aklınıza ne gelirse kadınlar arasında (burası saibeli pek tabii erkekler de olabilir arasında) konusulan open platform dedigileri bir yer. Daha cok forumu ilgi cekiyor, her kadın sitesinde oldugu gibi. Bir de its beauty, bizbizeguzellik gibi kozmetik siteleri.. O donemde herhalde 2010-2011 dir cok emin degilim  her ikisine de uye oldum, biraz okumaya basladim.. Ilgimi ceken topikler kozmetik ve lens konularıydı.. 2-3 gun takip edip bisiler karalayacak kivamda olayi anlamam yorumlarımı yazmama yetti. Belki de kimse okumadı, benim icin KK devri kapandı.

Ama eksi sozluk'e girip de Kadinlar Kulubu konusunu okursaniz hakkinda 45 sayfa entry girilmis oldugunu gorursunuz, bazi yorumlar dalga geciyor, bazıları faydalı diyor (bunlar benim yorumlarim degil)

Hamile kaldigimi ogrendigim ilk hafta siteye girdim. 5 haftalik hamileydim ve kalp atislari duyulmadigi icin stresli bir donemdi. Etrafimda bos, mol, dis gebelik hikayeleri, kalbinin durmasi, dusuk ihtimali, kanama vs hiç bir sey yasanmadıgı icin, beklentim 6. hafta kontrole gitmek ve bebegi gormekti. Bu sıralarda internette dolasırken KK ile denk geldim yine, tup gebelik ve riskli gebelik basliklarina baktim. Ozaman ogrendim "hamile kaldim 9 ay sonra dogacak" denilemeyecegini. 1 hafta stresime stres katan yazilar okudum, bir kaç kişiye birşey sorayım dedim boyumun olcusunu aldım. Ornegin biri "cocugu istemeden hamile kaldıysan Rabbim o cocugu sana bagıslamayacaktır, burda laf anlatacagına git duanı et" gibi bir yorumda bulunmustu. Tabii ki sok olmustum :) Ben ki hamileligin H sinden habersiz, olabildigince sakin olmaya calistigim o donemde, boyle bir kostekle karsılasınca  agladıgımı hatırlıyorum. Ve kadınlar kulubunden 1-2 kisinin sacma sapan yorumları yuzunden nefret ettim ve bir daha girmeyecegim dedim.

Dedigime de 3-4 hafta kadar uydum. Sonra bebegin kalbi duyulmus, dusuk riskim azalmis ve kendimi cok iyi hissettigim icin sadece Haziran 2013 anneleri topigine girmeye ve benimle ayni dertleri, sevincleri, heyecanları yasayanları okumaya karar verdim. Ve surekli takip edince dusunceleri bana uymayanlar oldugu gibi nerdeyse benim yapacagım yorumların yazıldıgını bile gordum. 18-40 arasi birbirinden farkli egitim, kultur ve aile yapisina sahip bir suru kadin aslinda ortak bir konuda fikir beyan ediyor. Gercekten enteresan bir sekilde beni icine cekti. Okur oldum, yorum yapar oldum, mesaj atar oldum. Hatta nickleri ezberler, profillere bakar, fotograflarımı koyup yorum alır - yorum verir oldum. Esime dostuma "forumdan bi kiz var" diye hikayeleri anlatmaya basladim. Tabiiki kardesim basta olmak uzere, "ne isin var yaa orda cok kotu profiller" (daha önceki yazımda kezban ve kro demisim) diyenler olmadı mı oldu, ama herkes öyle diye birsey yok.

Simdi gayet memnunum halimden, belki forumdan afaroz edilecegim yazdiklarimdan dolayı, ama sorun yok. Ben neyi ne amacla yazdigimi gayet biliyorum. İste bosuna dememisler, onyargı kotu bisi. Kimse kimseye karsi onyargili olmasa keske diyecegim ama yok oyle bir dunya.



28 Ocak 2013 Pazartesi

Kitap Hediyesi - Mine İzgi Oğlumu Yetiştiriyorum

Annelikle ilgili kitaplar okumaya başladım başlamasına ama blog izleyicilerim için de bana hediye gelen bir kitabı ben hediye etmek istiyorum.

Mine İzgi - Oğlumu Yetiştiriyorum kitabını izleyicilerimden birine hediye edeceğim.

- Blogun izleyici olmak - yandaki izleyiciler kısmına email adresinizle uye olmak.
- Blogu dilerseniz facebook veya tweeterde paylaşmak
- Adınızı, email adresinizi ve varsa blogunuzu yorum olarak bırakmak

Cekilisi random.org ile 15 Şubat 2013'te yapacağım.

Herkese bol şans.

Mahallenin En mutlu Bebeği - Ah Keşke!

Harvey Karp hamileliğimi ogrendigim ilk zamanlarda nette yaptigim okumalarda tanistigim bir isim. Henuz 10 haftalık hamileyken her ne kadar yenidogan nasil sakinlestirilir yazilarini okudugum icin beni kinasalar da simdi teknigi cok iyi anladigimi dusunuyorum. Denemeye firsatim olmasa da beni neler bekledigini biliyorum en azından.
 
Harvey Karp kitabini henuz okumadim, DVDsini de tam izledigim soylenemez. Youtube kliplerine baktim ve tabii bu konuyla ilgili yazilmis basari hikayelerini okudum.
 
Bugun okudugum bloglardan birinde bu konuda seminer verildigini okudum. Tabii hemen kayit olup katilacagim. Peki nedir bu teknik ve etkileri?
 
 “The Happiest Baby on the Block- Mahallenin Mutlu Bebeği”
Doktor Harvey Karp tarafından geliştirilen eğitim programı, yeni Doğmuş Bebeklerin dünyaya geldikten sonra, ilk haftalarda (kitapta 12 hafta olarak belirlenmis - dogumdan sonraki 3 ay) yaşadıkları zorlu adaptasyon dönemini rahatlıkla atlatmaları ve bu dönemi tüm ailenin mutlu geçirmesi için bizlere yol gösteriyor.
 
“The Happiest Baby ” Eğitiminin Ailelere Kazandırdıkları
[dokum akademisi sayfasi TIK TIK ayrıntılı okumak isteyenler için)
 
"Daha Az Ağlayan- Daha Çok Uyuyan Bebek” sloganı ile, ebeveynlerin özellikle   doğum sonrası ilk 4 ay faydalanacağı bilgi ve uygulamaları Anne-Babalara ulaştırıyor.
Kolik tanımını açarak, sebepsiz ağlamaları anlamlandırıyor, ailenin bu anlamları fark etmesini sağlıyor.
Bazı bebek bakım yöntemlerinin, işe yaramadığı dahi düşünülen bazı yaklaşımların nasıl deneneceğini ve bu denemelerde nasıl başarı sağlanacağını öğretiyor.
Doğal Ebeveynlik tarzına katkıda bulunuyor.

EĞİTİM İÇERİĞİ:
Bebekler Neden Ağlar?
Bebeği Sakinleştirme Sanatı
Mutlu Bebek için Uygulanan 5 Temel Prensip - Harvey Karp 5S olarak tanımlıyor.
Yeni Ebeveynin Hayatta Kalma Kılavuzu
Doğal Ebeveynlik Yöntemleri

Uygulamalı örneklerle verilen eğitim süresi 3 saattir.
Ücret: 80TL + KDV’dir. Anne-Baba birlikte 120 TL+KDV’ dir.
* KDV oranı % 18 olarak hesaplanır.
Kesin kayıt ödeme sonrası yapılır ve sayı limiti nedeniyle kesin kayıt şarttır.
 
Ben 4 Mart olana katılmayı dusunuyorum. Telefon 212 240 59 35 ve bilgi@dogumakademisi.com

23 Ocak 2013 Çarşamba

21. hafta IT's A BOY and DUE in JUNE!

20 haftaya girmeden nasil girdim 21'e ?

Iste bunun cevabı ayrıntılı ultrasonda. Detaylı ultrason, 2 düzey ultrason da denilen yaklaşık 20 dakika süren ayrıntılı ultrason için dün aksaş 19.00 saatlerinde Prof. Atıl Yuksel'in Teşvikiye'deki muayenesindeydi. Büyük heybetli, önü açık bir bina içinde kocaman bir daire. Ama dekorasyonu eski ve kasvetli bir havası var. Can Bey'in bembeyaz modern otel kıvamındaki dairesinden sonra içimi bunalttı. Bizim gibi bekleyen 3 çift saat olmuş 19.30 :) Neyse anca girdik 19.45 gibi, asistan kaydımızı yaptı. Doktor geldi motor gibi saymaya başladı, baş tamam şu tamam bu evet, evet evet, söyledim dimi söyledim tabii evet evet dur bi dakka evet evet.. böyle böyle 15 dakikaya kadar hızlıca en az 50 kalem organ ve oluşuma evet dedi. Anlamı herşey yolunda. 5 dakika kadar soru cevap yaptık. Bebeğinin gelişiminin çok iyi olduğu, 5 günde önde gittiği ama sorun teşkil etmediğini, çok iyi zamanda geldiğimizi, zaten 11-14 taramalarının düşük risk olduğu gibi içimizi rahatlatan şeyler söyledi. Bu demek değildir ki bebekte sorun yok ama varsa bile %2-3 onun yarısına ilerde müdahele edilebilir yarısı için zaten doğum beklenir dedi. Dolayısıyla başka detaylı ultrasona gerek olmadığını söyledi. İçimizi de rahatlattı.

Cinsiyeti öğrenmişsinizdir" herhalde diyerek o kısmı pas geçecekti ki yook hayır yani söyledi ama kesin değil diyince, erkek canim erkek diyip pipiyi gösterdi. Rahatladık, sevindik, 3d boyutlu halini görünce biraz daha sevinçlendik. Herşey yolunda, ben mutlu baba mutlu, bebek hepimizden mutlu elleri yüzünde ağzında tatlı tatlı duruyordu.

Sonunda haykırabilirim dunyaya IT's A BOY and DUE in JUNE!

15 Ocak 2013 Salı

18. hafta - Bebek Odası Onerileri

Bebek odası kolay is mi zor is mi bilemedim valla. Evi doserken aklımda bembeyaz bi kule yaratmak vardı. Öyle de oldu ama sonradan pisman olmadım desem yalan olur. Beyazindan değil belki ama koskoca L koltuktan, dandik kopkoyu mobilyadan, toz gosteren siyah yer taşlarından. Simdiki aklım olsa acele etmez, cok yere bakar, paraya kıyar, mimardan gorus alır vs yaparım diyorum. Ozellikle badanamım rengi, perdelerimin deseni ve klimalarımın disarida duran boruları 30-40 bin lira para harcanmış ve yenilenmiş evde içime sinmeyenler.

Neyseki şimdi bebeğin gelişi ile eve de bir yenileme yapabileceğiz.

Öncelikle tüm evde badana boya olacak, sanirim bembeyaz boyayacagım heryeri, belki odalarda birer duvar başka renk veya duvar kağıdı, hala modası varsa araştıracagım. Sonra klima boruları gömülecek, yatak odasındakinin yeri değişecek. Küçük odadaki koltuk annemlere, kazulet havluluk & ıvır zıvırlık eskiciye verilecek. Orasi Doğa'nin odası olacak.

Giyinme odam boşaltılacak, zaten bi çok kıyafetimi eledim, daha da çıkıcak çok şey var. Dolap ve bisiklet satılabilirse satılacak, olmadı eskiciye, sifonyer annem isterse ona veya Riva'ya gidecek.

Gelelim yerlerine neler gelecek. Doğa'nın odasına genişleyen yatak, sığdığı kadadıyla 2 veya 3 kapılı dolap, küçük bir şifonyer ve oyuncak dolabı ve rafları ile emzirme koltuğu. Yatak odasına 2-2.5 kapılı dolap ve TV'yi duvara monte edip altına kaj veya sifonyer, dar odaya misafir için yatak sifonyer ve 2 kapılı bir dolap yapılacak. Duvarına da ayna ve ayaklı lamba.

Böylece evde bir çok mobilya değişecek. Aslında hayalimiz 2 -3 sene daha oturup taşınmak ama bunlar yapılmadan çok köylü evi olacak ve bu alınan yeni mobilyalar biz nereye onlar oraya şeklinde olacak (inşallah)

Bir kaç bebek odası fotoğrafları, aklımdakiler ama değişebilir tabi. İlham versin anne adaylarına & annelere.







1 Ocak 2013 Salı

17. hafta - 2013 Beklenen yil

2012 ne kadar hizli gecti! Artik gunler mi daha hizli geciyor, aylar mi, yillar mi bilinmez ama 2012 isik hiziyla gecti diyebilirim.

Geriye donup baktigimda:

Ocak- Subat- Bir film izleme rituelleri her hafta 3-4 film ve gece cikmalari son gaz devam, ayni mekanlar ayni insanlar ayni muhabbetler.

Mart - Nisan - Mayis; bahar aylari gevser gonul yaylari, degisik bisi var mi diye dusundum dusundum bulamadim :) Nisan'da Turkmenistan'a gittim 3 gun ayrı kalmak medeniyetten iyi geldi.

Haziran - Deniz'ler Turkiye'deydi. 4 gun Cesme, 3 gun Istanbulda birlikteydik.
Temmuz - Muhtesem Kas tatili, bizim icin cocuksuz ve en guzel tatildi. Spor, Spor, Spor. Aaa bi de Diet Dukan diyeti ile muhtesem 4 kg gider :)
Agustos - Ailece Cesme tatili, 10 gun 10 gece yemek, icmek, muhabbet, deniz, gunes.

Eylul - Londra seyahatim, bol bol alisveris.
Ekim-Kasim-Aralık - Minik Kus icimde, aklim havalarda. Annelige ilk adim ilk 3 ay. Daha duzenli ev isleri, saglıklı yemek, daha duzenli uyku, daha sakin yasanti. Sigara, alkol yok, gece gezmeleri yok, hep ayni mekanlar, insanlar, muhabbetler rafa kaldirildi. Daha cok kafa dinleme, okuma ogrenme, kendime ve esime zaman ayirma. Huzurlu ama ne huzurlu. Cok mutluyum.

Simdi sira geldi 2013'e... Bizi neler bekliyor tahmin etmek zor. Cok guzel olacagi gibi cok da sikintili donemler olacagi kesin. Beklentimi normal seviyede tutup, sonrasinda hayal kirikligi yasamak istemiyorum. Her sey mukemmel olmayacak, arada bir tokezleyecegiz buna eminim. Ama emin oldugum baska birsey de hic bir sey eskisi gibi olmayacak ve er ya da gec HERSEY COK GUZEL OLACAK!